36 Saatte Budapeşte
Yaklaşık 1.5 sene önce yaptığımız Budapeşte & Viyana seyahatinden sonra kısa bir hafta sonu tatili için tekrar Budapeşte yollarına düştüm. Önceki seyahatte çok olumlu izlenimlerimizden sonra; artık genel anlamda bildiğim ve gitmeden önce gezi planını çıkardığım 36 saatlik seyahatim Wizz Air uçuşu ile Sabiha Gökçen'den başladı.
Dolmuştan hallice: Wizz Air
Düşük maliyetli uçak şirketlerine en iyi örneklerden biri herhalde Wizz Air'dir. Uçuş öncesinde daha bileti alırken her ayrıntıya çok iyi dikkat etmem gerektiği bilinci ile tüm çıktılarımı alıp, mümkün olan uçuşlara check-in'lerini vs. tamamlamıştım. Bilet & Otel paketini www.wizztours.com sitesinden alarak konaklamayı da oldukça ucuza getirdim ve bir adet büyük boy (56x45x25 cm) çantayı almaya hak kazandım. :-) Bileti ayrı alsam (42x32x25 cm) bagajım olabilecekti.
Havaalanında ilk şaşkınlığımı yaşadım: Koltuk numarası olmayacaktı. O kadar seyahat etmeme rağmen; dolmuş kıvamında bir uçak yolculuğu daha önce hiç yapmamıştım. Sanırım ayakta yolculuk kabul edildiğinde bunu ilk bu tür uçak şirketleri uygulayacaktır.
Önemli Not: Havaalanında para bozdurmayın
Havaalanında kesinlikle para bozdurmayın. Biz oradayken 1 Euro = 310 HUF civarındaydı, ancak havaalanında ancak 245 HUF alınabiliyordu. Bu sebeple şehirde otelinize nasıl ulaşırsınız size kalmış, ancak bunu kredi kartınız, Euro ya da çok az para bozdurarak yapın.
Şehre ortalama 20 Euro ücretle taksi ile ulaşabileceğiniz gibi; kişi başı 5 Euro ücretle Shuttle ile de gidebilirsiniz. Kolay bir alternatif de önce 200E otobüsüne binmek (1 bilet), sonrasında da metroya geçerek (1 bilet) istediğiniz yere varmanız. 10 biletlik bir koçanı, kredi kartı ile ödeme de yaparak 3000 HUF karşılığında edinebiliyorsunuz. Zorluk da çekmeden şehre ulaşım bu durumda kişi başı 2 Euro oluyor.
İlk akşam
Hızlıca otele kısıtlı miktardaki eşyayı attıktan sonra; hemen yollara düştük. Andrassy Caddesi'ni boylu boyunca yürüyüp Opera'ya vardık ve içine girdik. Önceki seyahatte opera biletlerimizi çok öncesinden almıştık ve o muhteşem yapının içini de görme şansımız olmuştu. Operaya gittiğimiz o akşam yerli halktan kolayca ayrışıyorduk: Onların hepsi düğüne gider gibi en bakımlı halleri ve en şık kıyafetleri ile bu güzel yere ve gösteriye gelmişlerdi. Biz mi? Kadromuzu sayalım öncelikle: Ben, eşim, o zamanlar 8 yaşında olan oğlumuz ve 16 yaşındaki yeğenimiz... Aklımıza geldikçe eşimle hala güleriz... Sabah kaplıcalara gitmişiz, sırt çantalarımız omuzlarda, (içinde mayo, havlu) üstümüz başımız akşama kadar perişan olmuş... İnsanların bayram havasında gittikleri yerdeyiz!
Opera sonrasında daha gitmeden önce tespit ettiğimiz "A Presto" isimli pizzacıda pizza ve makarna yemiştik. Önünden geçerken görüp de içeri kesinlikle girmeyeceğimiz bir havası vardı aslında; ancak yorumlara güvenerek; tadını yıllarca unutamadığımız kalitede bir yemekti. Bu durumda bunu tekrar yapmamak için hiç bir sebep yoktu. Sizlere de ısrarla tavsiye ederim. Yüzünüzü opera ana girişine çevirince sağdaki sokakta 50 metre ileride. Kişi başı 1500 - 2000 HUF civarında. Öyle binleri görünce çok gelmesin; 5-7 Euro civarında...
24 saatte Budapeşte
Ertesi sabah erkenden kalkarak turumuza başladık:
- Kahramanlar Meydanı
- Bu sefer zaman kısıtı sebebi ile 200 metre ilerideki kaplıcalara gitmedik
- Arkasındaki bahçeleri çok gezmedik
- Ama önemli bir bilgi edindim:
- Daha önce gördüğümüz ve bu nedir ki dediğimiz futbol sahası büyüklüğündeki su havuzunun ne olduğunu kış mevsimi olduğundan anladım: Kocaman bir buz pateni pisti...
- Çok güzel bir şekilde; laf olsun diye demiyorum, gerçekten de 7'den 70'e insanlar buz pateni yapıyorlar
- Opera
- Metro ile tekrar operaya gidip bir de gündüz gözüyle o binaya baktık
- Kale Bölgesi
- Yürüyerek Zincir Köprü'yü geçtik
- Finiküler ile tepeye çıktık (1200 HUF tek yön)
- Kale bölgesinde 1 saatlik bir yürüyüş sonrasında şehir manzarası ile bol bol fotoğraf çektik
- Önceki gidişimizde "Labirent" isimli yeraltı labirentini de elimizde gaz lambaları ile gezmiştik. Hepimizin çok ama çok ilgisini çekmişti. Akşam 17 öncesinde ışıklandırma devrede oluyor, sonrasında gaz lambaları ile geziliyordu. Bu sebeple 17'den sonra gidilmesini önerebilirim.
- Parlamento Binası
- Kale Bölgesi'nden otobüsle tekrar köprünün diğer yakasına geçtikten sonra ufak bir kahve molasından sonra tekrar yollara koyulduk. Bu sefer hedefimiz, önceki seyahatimizde içine giremediğimiz Parlamento'ydu.
- Vaci Caddesi
- Tipik bir alışveriş caddesi olan Vaci Caddesi, yan sokakları ile görülmeye değer bir kısım. Buradaki büyük meydan; güzel havalarda masalarla doluyor. Ancak hava soğuk olduğundan bu sefer normal bir meydan görüntüsündeydi. Restoranları, mağazaları ve kafeleri ile uzun zaman geçirilebilecek eğlenceli bir bölge.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder